Kureyşan Ocağı Anadolu'daki ocaklar arasında en eski ve en köklü ocaklar arasında yer almaktadır. Geçmişe ait bütün bilgi ve belgelerde olduğu gibi Kureyşan Ocağının belgelerinde de yeterli özenin gösterilmemesi sonucunda bir çoğunun kaybolduğu açık bir gerçektir. Bütün bunlara rağmen halen bazı ailelerin elinde bu ocağa ait bilgi ve belgelerin bulunduğunu da tahmin etmekteyiz. Nitekim araştırma merkezimize getirilen belgeler yanında, henüz açığa çıkarılmayan birçok belgenin de bulunduğunu biliyoruz. Bu belgelerin incelenerek yayınlanmaması sonucu kültürümüze ait bilgilerin unutulmaya terk edileceği düşüncesi bizleri derin bir üzüntüye sevk etmektedir. Ancak belgelerin ellerinde tutan bazı aileler bu belgelerin tamamen sağlıksız ortamlarda tutmaya devam etmektedirler. Her yeni gelen kuşağın konunun önemine daha az inanması sonucunda da belgeler yok olup gitmektedir.
Kureyşan Ocağı Horasan'dan gelerek Anadolu'ya yerleşen On iki oymağın bağlı olduğu bir ocaktır. Henüz kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte güçlü bir sözlü geleneğe bağlı, olan ocaklarla ilgili bilgilere dayanarak söylemeli gerekir ki "dikme " adı verilen ve sonradan bazı oymakların da hu ocağa bağlanmışlardır. Elimizdeki belgeler Kureyşan Ocağının dağıldığı alanları: Tunceli, Erzincan, Malatya, Adana, Gaziantep, Adıyaman, Muş, Varto, Ankara, Konya ve Urfa olarak göstermektedir. Gerek Tunceli, gerek Adıyaman ve gerekse Erzincan yöresinin dedeleri ve yaşlılarının verdiği bilgiler: Halep, Rakka, Amasya, Tokat, Çanakkale, Edirne'de de bu ocağın ileri bağlılarının bulunduğunu ortaya koymaktadır.
Kureyşan ocağı Anadolu'da hakkında belge bulunan en eski ocaklardan biri olmakla kalmamakta üzerinde bir ocak kimliği ile araştırma yapılmış ocaklardan biri olarak da dikkat çekmektedir. Kureyşan isminin ise ocağa adını veren Hacı Kureyş'ten geldiği Kureyş kelimesinin ise "Koreyşan/ Horeysan/" kelimesinin halk dilinde aldığı biçimlenmeden kaynaklandığı değişik kaynaklar tarafından ifade edilmektedir.
Kureyşan Ocağı üzerinde yapılan ilk ciddi çalışma Mehmet Şerif Fırat'ın Doğu İlleri ve Varto Tarihi isimli kitabında yer almaktadır. Kitapta Varto'da Kureyşan ocağı üzerine elde edilmiş bir belgeden söz edilmekte ve bu belgeyi açarak okuduklarını belirttikten sonra Kureyşan Ocağına bağlı on iki oymağın isimlerini sıralamaktadır. Belgenin Alaaddin Keykubat Dönemi'nde ceylan derisine hazırlanmış bir belge olduğu da yine bu kaynakta nakledilmektedir.
Daha sonra aynı belgeyi araştırmak üzere bölgeye giden araştırmacı yazar Nejat Birdoğan da belgenin kendisinin ve sekiz kişinin bulunduğu bir ortamda yeniden açılarak okunduğunu belirttikten sonra bu on iki oymağın isimlerini tıpkı Şerif Fırat gibi sayarak belgenin Alaaddin Keykubat tarafından onaylandığını daha sonra sırası ile Osmanlı padişahları tarafından da belirli dönemlerde tasdik edildiğini söylemektedir.
Bizim daha önce dergimizin 19. sayısında yayınladığımız "Bir Ocağın Tahlili" başlıklı yazımız içinde yer alan belge ise Erzincan Çayırfı'dan gelmiş bir belgeydi. Bu belge asıl belgenin fotokopisiydi. Belgede Şerif Fırat ve Nejat Birdoğan'ı doğrulayan noktalar arasında Alaaddin Keykubat ve zaman içinde bazı Osmanlı padişahlarının belgeyi tasdik etmiş olmaları vardı. Belgenin tasdik edilmiş olması Selçuklu Devlet adamlarının ve Osmanlı Padişahlarının bu ocağı resmen tanıdığı ve bağlı olan on iki oymağın ve dikmelerinin sorumluluğunu da bu ocağa verdiklerini göstermesi bakımından çok önemlidir. Ancak belgenin içinde yer alan On iki oymağın isimleri arasında bazılarının birbirini tutmadıkları görülmektedir. Her iki araştırmacının daha önce gördükleri belgedeki isimlerle Erzincan'dan gelen belgede bulunan isimler arasındaki farklılık yanında belgenin aşırı yıpranmış olması sebebiyle oymaklarla ilgili bölüm net okunamamaktadır. Bu yüzden de oymakların isimleri açıkça belli değildir.
Daha sonra Tunceli'de değişik tarihlerde yaptığımız araştırmalarda başka belgeler bulunup bulunmadığı konusu üzerinde durduk. Bu araştırmalarımıza sadece Tunceli merkez değil, Mazgirt, Hozat ve Pertek de dahildir. Ancak çalışmalarımız sırasında bize getirilen belgeler yine Erzincan'dan gelen belgenin aynısıydı. Bu belgelerin Vakıflar Genel Müdürlüğü yeminli mütercimlerinden Süleyman Yaşar'a yeni harflere çevriltilmiş ve Ankara 2. Noteri tarafından onaylanmıştır. Belgede Varto'da bulunan belgeden farklı noktaların bulunduğu tespit ettik. Bu belgenin orijinalinin Ankara Etnoğrafya Müzesinde bulunduğu söylenmiş olmasına rağmen yaptığımız araştırmalarda Etnoğrafya müzesinde böyle bir belgenin bulunmadığı, belgenin belki de Milli Kütüphaneye gönderildiği bilgisine ulaştık. Milli Kütüphaneye yaptığımız başvuruda ise böyle bir belgenin Milli Kütüphane'de de bulunmadığı anlaşılmıştır.